Tokat Örenyerleri

Sebastopolis Antik Kentinin Tarihçesi Sulusaray (Sebastopolis)


Tokat İl merkezine 68, Artova İlçe merkezine ise 30 km. uzaklıkta bir kasabadır. Kasaba etrafı dağlarla çevrili bir ova üzerinde Çekerek Irmağı'nın kenarındadır.


Antik Sebastopolis kentinin kuruluşu henüz kesin olarak bilinmemektedir. Bazı kaynaklarda M.Ö. 1. yüzyılda kurulmuş olduğu kaydedilmektedir. Roma İmparatoru Traianus zamanında (M.S. 98-117) Pontus Galaticus'la, Polemoniacus eyaletlerinden ayrılarak Kappadokia eyaletine dahil edilmiştir. Bu konuya ilişkin kitabe, Kappadokia Valisi Arrian adına şehrin ileri gelenleri ve halkı tarafından dikilmiştir.


Sebastopolis kelime olarak Yunancadır (Sebasto; büyük, ulu, azametli, polis; şehir) "Büyük azametli şehir" demektir. Bazı kaynaklarda Herakleopolis olarak geçmektedir. Herakleopolis, Herakles şehri anlamına gelmektedir. Heracles Yunan ve Roma mitolojisinde gücü kuvveti simgeleyen yarı tanrı bir varlıktır. Bu adı ile de Sebastopolis ile aynı manayı ifade etmektedir.
1987 yılında Tokat Müze Müdürlüğünce yapılan kurtarma ve sondaj kazıları sonucunda elde edilen verilerle, daha önce ortaya çıkmış bulunan mimari parçalar değerlendirildiğinde, kentin Helenistik, Roma ve Bizans Döneminde önemli bir yerleşim alanı olduğu anlaşılmaktadır.


Comana Pontica'da (Antik Tokat) yapılan yüzey araştırmaları sonucu elde geçen buluntular Sebastopolis buluntuları ile büyük benzerlikler göstermektedir. Bu da bize bunların aralarında yakın ilişkiler bulunan çağdaş iki yerleşim alanı olduklarını ortaya koymaktadır.
Roma ve Bizans'ın tarihi yol ağı içinde Sebastopolis önemli bir yer işgal etmektedir.


Sebastopolis'in Yerleşim Planı Sebastopolis kenti, büyük boy kesme taşlarla harç kullanılmadan yapılmış, dörtgen payandalarla desteklenmiş ve bazı yerlerine yarım daire planlı burçlar yerleştirilmiş surların çevirdiği sondaj kazısında tespit edilmiştir. Bu kazı çalışmaları sonucunda hamam ve tapınağın kent içindeki yeri de belirlenmiştir. Yüzeyde bulunan mimarî elemanlarından kent tiyatrosunun tapınağın yakınlarında olduğu sanılmaktadır. Saray, diğer tapınaklar, agora, caddeler ve benzeri kamu yapılarının nerede oldukları kazılar sonucu anlaşılacaktır. Şehrin tespit edilebilen yerleşim planı Bergama antik kentinin planıyla büyük benzerlikler göstermektedir.




Tapınak Tapınak, kentin kuzeydoğusunda sur duvarlarına yakın yerde, kazılar sonucu ortaya çıkarılmıştır. Doğu-batı yönünde konumlandırılmış, doğu yönünde yarım daire biçiminde, büyük apsisli, güney tarafında dıştan köşeli, içten yarım daire formlu daha küçük apsisli bir yapıdır. Duvarlar blokaj sistemle; içte ve dıştaki kesme taş arası moloz malzeme ile örtülmüştür. Büyük apsisin içerisinde yarım daire biçimi moloz taşla örülü ikinci bir yapı katı da görülmektedir ki, bu durum asıl yapıya sonradan ilaveler yapıldığının bir işaretidir. Büyük apsis kavisinin başladığı yerde, kesme taşlarla taşıyıcı elemanın alt düzeyi ve hemen yanında gri mermerden üzerinde yazı bulunan sekizgen formlu bir sütun parçası yer almaktadır. Tapınağın tabanının koyu renkli mermerle kaplanmış olduğu in situ parçalardan anlaşılmaktadır. Yapının batı tarafında yine in situ mermer kaplama tespit edilmiştir. Zikzak formlu değişik renkli bu yapı henüz tümüyle kazılıp ortaya çıkarılmış değildir. Tapınağın kime adandığı da tespit edilememiştir. Buluntular, tapınağın Bergama Asclepieum'undaki tapınakla çağdaş olduğunu göstermektedir.


Hamam Antik kentin doğu tarafındadır. Yapılan kazılar sonucunda, ön planda toprak zeminli yangın izi görülen moloz taş duvarlı bölüm açığa çıkarılmıştır. Kesme taşlarla gerçekleştirilmiş iç mekâna doğru üçer kademe yapılan iki ayakla bu ayakların arasında konumlandırılmış iki sütun kaidesi görülmektedir. Kaidelerden biri halen yerindedir, diğeri köylüler tarafından yıllar önce alınmıştır. Halen var olan sütun kaidesi ile ayak arası kapı açıklığı olarak yapılmıştır. Buradan içeri girildiğinde, düzgün taş döşeme zeminli mekâna geçilmektedir. Zeminde kuzey-güney yönünden gelip, batı-doğu yönüne giden artık su kanalı da ortaya çıkarılmıştır. Bu da bize hamamın asıl su kaynağının ve kullanım alanının henüz kazılmamış bölüm altında olduğunu göstermektedir. Ayakların güney yönlerinde simetrik durumda iki sütun açığa çıkarılmıştır. Doğudaki sütun üst kesimi hariç oldukça sağlam durumdadır. Kaidesi sağlam olan batıdaki sütuna sonradan yapıldığı anlaşılan duvar kalıntıları uzanmaktadır. Doğudaki ayağın dış tarafında (kuzey) bir taş kurna bulunmuştur.


Halen duvarlarında kükürt izleri bulunan hamamın antik çağda, bugün kasabanın 3 km. güneybatısında faaliyetini sürdüren kaplıcanın suyu ile çalıştığı kuvvetle ihtimaldir. Belki de Bergama antik kentinde olduğu gibi kutsal bir kaynak olarak kaplıca suyunun buradan çıktığı akla gelmektedir.


Şehir Surları Kentin doğusunda yapılan kazılarda açığa çıkarılan 17 m. yüksekliğindeki duvar kalıntısı çok büyük blok kesme taşlarla harç kullanılmadan gerçekleştirilmiştir. Duvarı destekleyen iki adet dörtgen payanda görülmektedir. Ayrıca duvar yüzeyinde iki adet mazgal açıklık tespit edilmiştir. Bu duvarın yaklaşık 100 metre batısında yine iri taşlarla yapılmış yarım daire biçimli, burç olması muhtemel kalıntılar ortaya çıkmıştır. Yuvarlak planlı burçla, duvarın aynı doğrultuda olması ilk planda sur duvarları olduğunu akla getirmektedir. Asıl özelliği kazılar sonucunda belirlenecek olan 17 metrelik duvarın başka bir yapıya da ait olabileceği sanılmaktadır.

0 yorum: